20 Ekim 2014 Pazartesi

MARAŞ'IN HARBİNDE AFŞİN'lLİLER


Dirgenin torunu Ozan Mehmet Binboğa'nın ifadesine göre
Afşinli Kuvay-ı Milliye Kumandanlarından bazıları:

1-KÖŞOĞLU Süleyman Efendi
2-Köftecizade Şükrü Efendi
3- Hamiş Mehmet
4- Mehmet Aksakal (Fahınoğlu-Fakının oğlu)
5- Dirgen Ali
6- Hacı Hüseyin Feloğlu
7- Bozcaoğlu Cuma Özdemir
8-Kadayıfçı Durmuş BÜLBÜL Kuvay-ı Milliye Kumandanı Köfteci Şükrü Efendinin Yardımcısı
9-Sülücek Osman ERTEKİN
10-Şıhhamit Doğan
11-Seyit Mehmet İMAMOĞLU

19 Ekim 2014 Pazar

DİRGEN FAKI’YA AĞIT


Dirgen Ali’nin büyük oğlu Fakı babasının yerini tutacak derecede misafir sahibi, çevresinde sevilip sayılan yiğit
bir kişidir. 1972’de kalp krizi sonucu hayata gözlerini yumar. Kendisinden on iki gün sonrada oğlu Rahmi,
vefat eder. Hanımı ve kardeşi İsa aşağıdaki ağıdı yakarlar. 
Son iki dörtlük kardeşine aittir

***
Merduvandan çıkamıyor
Ellahalem ağır derdi
Saba ora eller gonar
Tikenli beylerin yurdu

Ellahalem alıcılar
Elimden inci eşimi
Yoluna gurban ederdim
Dört guzumunan başımı

Odası çifte firekli
El bilir aslan yürekli
Ağlar durman gayınlarım
Fakı aleme gerekli

Odasında yanar ışık
Şavkı bahçesine düşük
Gadersizim yiğit Rahmi’m
Gelin sallamadı beşik.

Hele ince Fakı hele
Düştü yüzün dilden dile
Gonağına bakamıyom
Ulu pınar harap ola

Yol üstünde bir çift mezar
Babası oğlundan güzel
Hocaya muska yazdırak
Bunlara değmiştir nazar

Ağıdı: 
  • Alemdar İ.Ö.O Müdürü Ahmat KIR ve 

  • Türkçe öğretmeni Nesrin AKPINAR, 
 Dirgen ailesi ile  görüşülerek derlenmişlerdir.  

---------------------------------------------------------

Kıvış Yusuf Dirgen Ali Olayı


Bu yaşanmış hikayede;  Dirgen Ali’yi öldürmek için pusu kuran Kıvış Yusuf'u, Dirgen Ali'nin nasıl teslim aldığını anlatacağım.

Dıbıcılar aşireti Afşin ve havalisine hakimken Dirgen Ali’nin çevrede ünlenmesinden sonra ahaliye hükmetme ellerinden çıkmak üzeredir. Üstlik Dirgen ile aralarında kan davası da mevcut.

Dirgen Ali namı ünlenen Ali Binboğa, çevrede adı konuşulan, sözünün üstüne söz konulmasını istemeyen bir ağa.

Kıvış Yusuf, on kadar insan öldürüp dağa çıkan, çevreye dehşet saçan azılı bir eşkıyadır.  
Dıbıcı  Aşiretinin ileri gelenleri bir gün toplanıp fikir alış-verişinde bulunurlar. Konu; Dirgen Ali'nin öldürülmesi. Bu adamın ancak Kıvış Yusuf hakkından geleceği fikrinde birleşirler.  

Kıvış Yusuf çağrılır. Durum anlatılır. 
“Dirgen Ali'yi öldürmene karşılık sana 10 adet Reşat altını ve bir adet de Alman yapımı mavzer.
Bugün Dirgen Ali, oğlu Fakı ile Elbistan'a gittiler. Onlar akşamdan önce köye dönerler. Danadır deresi en uygun yer. Elini çabuk tut, pusu kuracağın yeri hazırla.” derler.
Kıvış Yusuf heyecanlı. İçine sığmıyor.  Teklifi kabul edip adı geçen yere gelir. Topladığı taş ve otlarla bir ördek evsini yapıp, içine girip, beklemeye başlar. Baba-oğlun arka arkaya geleceğini, el çabukluğu ile birkaç saniye içinde halledeceğini hesaplayan Kıvış Yusuf, bir de bakar ki Dirgen Ali önde, görebildiği yerde yumurtayı vuran keskin nişancı oğlu İnce Fakı ise babasının 50 metre gerisinden gelmektedir. Başından bir kazan kaynar su dökülmüşe döner. Dirgen Ali, etraftaki bazı taşların kaldırıldığını, bazı otların koparıldığını anlar. Atından atlar yere mevzilenir.  “Oğlum Fakı!. Atla, yere yat! Bize ilerilerde bir pusu kuran var” diye seslenir. Fakı atlar. Yere yattıktan sonra, hemen ceketini çıkartıp, hedef şaşırtmak için bir taşın üstüne koyar. “Orada yatıyor” süsü verir. 
İnce Fakı, sürünerek dolaşıp Kıvış Yusuf'un tepesine dikilip; “Teslim ol!. At tüfeğini ” der. 
Zaten kurtuluş yok. Çünkü, Dirgen Ali'yi vursaydı bile, 50 metre geriden gelen Fakı kendisini kesinkes vuracaktı.
Hayatının kurtulmasına sayan Kıvış Yusuf'un canına minnet. 
Dirgen Ali, Kıvış’ı sorguya çeker. "Dirgen Ali ile oğlu Fakı'yı öldürmeme  karşılık, Dıbıcıların, 10 adet Reşat altını ile elimdeki mavzeri verdiklerini, ancak; Fakı'nın 50 metre geriden gelmesi bu planı bozduğunu.." anlatır. 

Dirgen Ali zeki adam. “..Bin terkime”der. Kıvış'ı atına bindirip yola düşerler. Köyün içinden geçerler. Altın ve mavzer verenler Kıvış Yusuf'un, Dirgen Ali'nin terkisinde gittiğini görüp şaşkına dönerler.
Yaman bir eşkıya olduğunu bilen Dirgen Ali, Kıvış Yusuf'u bir hafta yedirip içirip ağırlar. Bu sırada Kıvış Yusuf ; “Ben görülmeyecek, bilinmeyecek şekilde pusudaydım. Nasıl anladın?” diye sorduğunda,  Dirgen Ali şu cevabı verir: “Her zaman gördüğüm taşlar, yükselen otlar yerinde yoktu. O anda anladım” cevabını verir.

Dirgen Ali, Kıvış Yusuf'a; “Sana on (10) adet Reşat altını da ben ikram ediyorum. Kapım her zaman açık. İşte de mavzer. Haydi; işin rast gelsin” deyip uğurlar.

16 Ekim 2014 Perşembe

DİRGEN ALİ

                           
Bu yazının oluşumuda, Araştırmacı Yazar SIDDIK DEMİR’İN “DİRGEN ALİ” ismli kitabını yorumlayan Sami Gören’in yazısından kısmen yararlanılmıştır.               
            
   
DOĞUMU: 1878 Yılında Afşin’de doğdu.

YAŞADIĞI DÖNEM:      Osmanlı’nın son yılları ile  Cumhuriyet’in ilk yıllarında yaşadı ve Birinci Dünya Savaşını, Kurtuluş Savaşını gördü.

KAHRAMAN: Eşi Ozan Hatça’nın Dirgen Ali için yazdığı ağıtlar AVŞAR oymakları ve başta Aşık Mahzun-i Şerif’in (*) olmak üzere türkülerine konu oldu, videolar yayınlandı. Böylece Dirgen Ali destanlaştı, kahramanlık öyküsü genç nesle ulaştı.

Dirgen Ali, her zaman ezilenden yana olan, mazluma sahip çıkan yiğit bir kişidir.

SOYU: Norşun köyüne yerleşen Fakı (Dirgen Ali’nin babası) bekârdır. Fakı köyün imamıdır. Fakı ile köylü arasında ilişki oldukça iyidir. Köylü Fakı’yı köyden bir kızla evlendirirler. Bu evlilikten Durdu adlı çocukları dünyaya gelir. Bir müddet sonra, köyde Fakı’nın eşi hakkında “namusa yönelik” dedikodular başlar. Fakı, bir gün evde başka bir erkekle yakaladığı eşini öldürür, adamı da yaralar. Elbistan Kadısı tarafından yargılanan Fakı, beraat eder. Fakı Elbistan’da arkadaşı terzi Muhammed Hafız’a başından geçenleri anlatır ve evlenmek istediğini söyler. Muhammed Hafız’ın 3 bekâr kızı vardır. Hafız, kızlarına Fakı’dan bahseder, evlenmek isteyip istemediklerine dair rızalarını sorar. Hafız’ın küçük kızı Eşe: “Her insanın başına iş gelir. Baba izin verirsen, namusuna düşkün olan bu adamla evlenmek isterim” der. Fakı, Hafız’ın küçük kızı Eşe ile evlenir ve  Norşun’a getirir. Eşe, köyün ebesidir, köydeki çocukların çoğunu o doğurtmuştur. Bu yüzden Eşe köyde sevilen bir kadındır. Bir süre sonra, terzi hafız ölür. Fakı, Hafız’ın kızlarına ve oğullarına sahip çıkar, yanına alır, Norşun’a getirir.
Fakı - Eşe evliliğinden 4’ü erkek, 1’i kız olmak üzere 5 çocuğu dünyaya gelir.
Fakı’nın ilk evliliğinde başından geçen olay nedeniyle, hasımları Onu Hunu değirmeninde öldürür. Fakı öldüğünde Ali henüz 6 aylık bebektir. Fakı’nın katili Hatay-Payas Cezaevinde yatmaktadır. Fakı’nın eşi Eşe, para ile Onu cezaevinde öldürtür.

ALİ: Ali, zayıf bünyeli ama gözü kara bir gençtir. Arkadaşları Ona “Dirgen” derler. Dirgen Ali, 18 -20 yaşına geldiğinde anası onu Hunu ağasının kızı Emine ile evlendirir. Bu evlikten Abbas ve Hayriye adlı çocukları dünyaya gelir.

GÖÇLER KARŞILAŞTI: Bir yaz, Yağlıca’da Çağsak Köyü Ağası Hasan ile Dirgen Ali’nin ailesinin göçü karşılaşır. İki göç aynı anda pınarlara yönelince ortalık karışır. Ali’nin ağabeyi Halil sopa darbesi ile yıkılır. Bu esnada Dirgen Ali, Hasan Ağanın ahraz oğlunu öldürür. Ali, kaçarak Kerevin Köyüne Hamit Ağa’ya sığınır. Kerevin, dağlık, Sivas sınırında bir köydür. Hamit Ağanın, Hacce (**) adında 17 yaşında bir gelini vardır. Hacce, Maravuz Köyünde Kalenderlerdendir. Hacce ağabeylerinin densizliği nedeniyle, kan karşılığı olarak Hamit Ağanın oğluyla evlendirilmiştir. 17 yaşındaki Hatça, Ali’ye vurulur, âşık olur. Hatça, Ali’nin de hoşuna gider ama Ali “nankörlük etme” diyerek nefsine hakim olmaya çalışır. Sivas müfrezesi, Kerevin’de Ali’yi yakalar. Ali yakalandığında,  Hatça; “Seni bekliyorum” der.

Ali, Sivas Paşası, Reşit Akif Paşa’nın maiyetinde 2 yıl geçirir. İki yılın sonunda tahliye olur.

Ali tahliye olur olmaz, Kerevin’e Hamit Ağa’ya misafir gider.  Gece, Hatça’yı alıp ovaya iner. Neticede, Hamit Ağaya 150 koyun ve 50 büyükbaş hayvan verilerek sulh sağlanır.
Ali ile Hatça’nın evliliğinden:  Zülfiye, Muhammed, Fakı, Dudu, Ayşe, Nazife, Aslan, Hasan ve İsa  dünyaya gelir.

Ali,  çevrede ünlenir. Ali’nin ününü duymayan kalmaz. Maraş’tan Hacıbebeklerin Reisleri Hüseyin ve Hasan, Kadıoğlu Ahmet Efendi Ali’nin dostlarıdır.  Ali’den habersiz bir iş yapılmaz olur. Bir gün, Hunu’dan,  “Gök Omar’ın Hacı” adlı yaşı geçkin birisi Ali’den habersiz evlenmeye kalkışır. Ali, buna çok kızar. Ali ile Hacı kavga eder, ikisi de yaralanır. Hacı şikâyetçi olmaz ise de, Ali tutuklanır. Bölgedeki faili meçhul olaylar da Ali’ye yüklenir. O zamanlar idare merkezi Hatay’dır. Hatay’dan Mürseloğlu Mustafa Paşa 50 kişilik müfreze göndererek Ali’yi Hatay’a getirtir. Ali, Hatay’da Paşa’nın çocuklarına at biniciliği ve atıcılık öğretir. Sonunda tahliye olan Ali Norşun’a döner.